Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,Konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.Gençtim, bekardım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum…
Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak: “Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?” dedim. Hacıanne: “Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz” dedi. Merak ettim, tekrar sordum: